- başıboş kimse
- n. stray
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
serseri — sf., Far. serserī 1) Belli bir işi ve yeri olmayan başıboş kimse, kabadayı, hayta, holigan (kimse) Hayran Baba yı bir serseri ile birlikte temizlemişlerdi. F. R. Atay 2) Tutarsız, beğenilmeyen davranışları olan kimse 3) mec. Belli bir hedefi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çapaçulcu — is. Serseri, başıboş kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
hudayinabit — sf., bit. b., esk., Far. ḫudāy + Ar. ī + nābit 1) Kendiliğinden yetişen (bitki) 2) mec. Başıboş büyümüş (kimse) 3) mec. Eğitim görmemiş, kendi kendini yetiştirmiş olan (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
berduş — is., Far. berdūş 1) Başıboş, serseri kimse Serseriler, berduşlar, kopuklar başlarını masalara dayayarak sabahlar burada. S. Birsel 2) sf. Pis, bozuk, bakımsız Bir büyük mü büyük hangar, bir dağınık berduş yatak... Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
boş — sf. 1) İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. A. Gündüz 2) Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal Boş kadro. 3) Yapılacak işi olmayan, işsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük